Gerçek görünümlü render çalışmaları için bazı ipuçları…

49ffe31fcf550665b3f7f35381c327073D modelleme ile mimari projeler üstünde çalışan bir çok kişi her zaman aynı olguyu hedefler. Render butonuna tıkladıklarında çıkan sonuçları gerçek hayatın içinden çekilmiş fotoğraflar gibi olmasını isterler. Bu olgu hem iş potansiyelinin artışını, hem de çalışmanın manevi getirisini sağlar. Ancak bu gerçekçiliği sağlamak sadece kullanılan yazılımdaki komutları iyi bilmekten geçmez. Üzücüdür ki çevremdeki bir çok kişi görsellik hedeflenen çalışmalarda hala “hazır vray ayarları”, “kolay render ayarları” gibi arayışlar içindedir de, bir türlü “Modelleme, render, ışık ve fotoğrafçılık” hakkında ortak paydaları dikkate almamaktadır.

Bağlantı verdiğim yazıdan faydalanan arkadaşların isteği üzerine gerçek görünümlü render çalışmalarını yapabilmek adına nelere dikkat etmemiz gerektiği konusuna biraz daha değinmeye karar verdim. Bu yazıda size “hazır render ayarları” gibi özellikler vermeyeceğimi de belirteyim. Hatta bu tür “render ayarları” benim blogumda sanırım hiç olmayacaklar. (Tabii bir gün tüm bu sistem değişir de, birileri Amerikayı yeniden keşfetmezse!)

Hazırlayacağınız çalışmalarda benzer ortamların mümkün olduğunca yüksek çözünürlüklü fotoğraflarını referans almanız işinizi kolaylaştıracaktır. Bu sayede fotoğrafta yer alan objelerin birbirlerine göre boyut oranlarını inceleyerek çalışmalarınızda da gerçek hayattaki oranlara yaklaşmanız mümkün olacaktır.

Modelleyeceğiniz obje daha önce imal edilmiş bir ürün ise bu ürünün en az 2 açıdan fotoğrafının elinizde olması size avantaj sağlar. Daha da iyisi orjinal boyutlar üstünden küçültülmüş bir makettir. Oğlum için hazırladığım Minion çalışmasında McDonalds menüsü ile hediye edilen bir minion oyuncağından faydalandığımı söyleyebilirim.

Kaplama ve materyal kullanımında ustalaşmanız şarttır. Hazırladığınız tasarımda gerçekçi görünüm elde etmeniz için materyal dokusu ve kaplamalarınızı gerçek görsellerden elde etmeyi öğrenmelisiniz.

Tüm çalışmayı hazırlarken önce standart bir ışık kullanarak materyallerinizin görünümünü test etmenizde fayda vardır. Tüm işlem bittikten sonra bu materyallerde olası bir hatayı düzeltmeniz gittikçe zorlaşacaktır.

Photoshop en büyük yardımcınızdır. Ancak kötü bir render sonucunu Photoshop ile güzelleştirseniz de gerçeklik katmanız çok zordur. Temelde oluşturduğunuz materyaller, ışıklar kötü ise dilediğiniz kadar filtre, efekt kullanın, eşeğe altın semer yine eşek olacaktır.

Studio render ve environment render konuları birbirinden farklıdır. Studio render çalışmalarında daha yüksek poligon sayısına sahip objeler ile çalışmanız gerekir. Materyal kullanımı her ikisinde de hayati önem taşısa da, environment render (iç ve dış mekan gibi) çalışmalarda poligon sayısının mümkün olduğunca düşük tutarak iyi materyal ve ışık kullanımı ile gerçekçi render sonuçları elde edebilirsiniz.

Render işlemi yapılırken göreceğiniz pass kelimesinin ne anlama geldiğini öğrenin. Zor gelebilir, ama bu işin başka yolu yok. Z-Depth ve Occlusion gibi hayat kurtaran özelliklerle çalışmak bilgi gerektirir, çünkü yanlış kullanımda işinizi daha da berbat hale getirebilirler.

Gerçek hayatta bir arada olmayacak materyaller ve renkleri bir arada kullanmaktan kaçının. Materyal bilgisi olmadan dış cepheyi betonarme yerine plastik görünümlü materyalle kaplayan arkadaşların durumuna düşmek istemezsiniz sanırım.

Photoshop kullanmayı öğrenin. Öğrenin derken hazır filtreler ve HDR efektlerden bahsetmiyorum. Renk ve ışık ayarlarını yapmayı, render objelerini ayrı katmanlarda düzenleyebilmeyi, layer masking gibi teknikleri öğrenmenizden bahsediyorum. İlla filtre kullanacağım diye inat edecek arkadaşlardan “HDR efektini %60 üstünde kullanmamaları” olacaktır. Cidden pancar suratlı insanlar hiç de gerçekçi görünmüyor çalışmalarınızda.

Benden bu yazıda bu kadar. Eklemek istediğiniz maddeler varsa yorumlarınızla veya mail adresimden bana ulaşarak irtibata geçebilirsiniz.

    Leave Your Comment Here

    This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.