Gelecekte iş imkanları ve işsiz kalma ihtimalleri üzerine…

gelecekte-is-imkanlariEn son Amerika Birleşik Devletleri başkanlık seçiminde gördüğümüz iş vaati, Trump isminin kazanmasında önemli rol oynadı. Zira gelişen teknoloji ile bir çok çalışan, işsizlik derdi ile karşı karşıya kalmış ve umut edeceği ihtimali seçmişti. Benzer durum, biz dahil neredeyse her ülkede hızla oluştukça, toplumun tüm katmanlarını ister istemez etkileyeceğini söylemek kolay bir tahmin olacaktır. Yine de gelecekte iş imkanları ne kadar azalacak, ve işsiz kalma ihtimalleri ne kadar artacak, ona ufak bir ışık tutmakta fayda var.

Oxford Üniversitesi, konuyla ilgili bir çalışmayı 2013 yılında bizlere sunmuş. Rapora göre, gelişmiş ülkelerdeki işsizlik oranlarının %47 gibi rakamlara çıkma ihtimalinden bahsedilmekte. Daha da beteri, bu riske karşı dünyada hazırlıklı olan hiç bir ülke bulunmamakta. Sakın bu %47’lik dilimin sadece “işçi” veya “memur” kategorilerinde olacağı düşünülmesin, zira bu oranın içinde özellikle üretim sektöründe çalışan mavi ve beyaz yakalıların oranları gayet yüksek.

İş olanaklarının ve çalışma şartlarının değişimindeki bu sürecin gitgide hızlanmasının dışında bir diğer tehlikesi de, geri dönülemez bir yolda olması. Evet, dünyada her tür endüstri devrimi, belirli iş kollarını yok etmişti, ancak yerine alternatif işler sunmayı da başarabiliyordu, zira proseste mutlaka insan önemli bir faktör olarak yerini koruyordu. Oysa şu anda Endüstri 4.0 tabir edilen ve kaba tabirle Internet of Things ve bu koşulda bulunan konsept uygulamaların, seri üretim ve endüstriyel makinelere entegre olması şeklinde açıklayabileceğimiz 4. endüstri devriminde makinaların birbiri ile iletişimde olması, big data faktörü ve yapay zeka insan gücünü (umarım yavaş yavaş) sistemin dışına atma ihtimali oldukça yüksek. Peki alternatif iş kolları, bu kaybolan iş imkanlarını karşılar mı, orası belirsiz.

Zira ilk endüstri devrimi ile gelen makineleşme dokumacılığı ortadan kaldırırken, yerine dokuma makinelerini kullananlar, tamir edenler, makinenin parçalarını üretenler olmak üzere iş kollarını da oluşturmaktaydı. Yirminci yüzyılın başlarında otomobil kullanımı ile nalbantlar işsiz kalmaya başlarken, araba tamir etmeye yöneldiler. Ama bugün durum farklı.

Bugün durum farklı, çünkü hal’i hazırda gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler klasmanında işsizlik büyük bir problem ve 2035 yılında orta seviye işlerin gözden düşeceği gerçeği ile yüzleşeceğiz. Şu anda gelir dağılımının en fazla payını üst tabaka zenginleri oluşturan %1’lik kısmın aldığını da göz önüne alırsak, işverenin gözünde maliyet olarak görünen orta tabakayı oluşturan işçilerin yerini teknolojinin alması söz konusu olacak. Zira bir işçi çalıştırdığında maaş, sigorta ve benzeri yükümlülükler yerine bir bilgisayarın getireceği elektrik harcaması ve teknik destek yeterince düşük ve makul bir masraf görünecek.

Muhasebeciler, doktorlar, avukatlar, öğretmenler, bürokratlar, finans analistleri de riskli bölgede. Halen günümüzde sağlık sektöründe bir çok teşhis ve tanı konusunda yapay zeka kullanılması için araştırmalar yapılıyor, yapay zeka ile dava sonuçlandırma konusunda %70 üstü tutarlı sonuçlardan bahsediliyor, eğitimde dijital teknolojinin daha fazla yer alması sağlanıyor, mali konularda tahmin ve raporlama sistemlerinde yıllardır yapay zeka sistemleri geliştiriliyor. Tabii bu teknolojilerin hata paylarında azalma yaratması, yasa dışı yollara başvurma, rüşvet alma gibi olgulara saplanma ihtimalinin düşüklüğü gibi unsurlar da eklenince faydası olacağı kesin. Ek olarak bu sektörlerdeki kişilerin tamamen yerini almak için epey vakit olsa da, zaman içinde bu işlerde çalışanların gelirlerinin gitgide azalmasına yol açacağını göz ardı edemeyiz.

Bu sürecin önüne geçilmesi gibi bir durum söz konusu görünmüyor, ancak bu süreçte yer edinebilmenin yolları var. Temel unsur da eğitim ve kendini geliştirme olacak. Eğitim sistemindeki eksi yönleri tartışacak değilim, uzmanı olan bir çok kişi konu hakkında değerli bilgiler paylaşıyorlar zaten, ancak eğitimli iş gücü, ve işinde uzmanlaşmış kişiler bu sistemde kendilerine yer bulabilecekler. Ekonomik krizler ve benzeri olgular tabii ki bu iş bulma sürecini daha da zorlaştıracaktır, yine de bireysel olarak başvurulacak en etkili yöntem bu olacak.

Akıllı araçlar ve benzeri durumlardan örnek verirsek durum daha da belirsiz aslında. Bugün kamyon ile nakliye yapan kişilerin, akıllı kamyonlar bir standart haline geldiğinde ne yapacakları tam anlamıyla muamma gibi görünüyor. Ama şu bir gerçek, hangi meslek dalı olursa olsun, önümüzdeki 50 yıl içinde çok köklü değişiklikler yaşayacağı, ve bu sektörlerde çalışan kişilerden bir çoğunun işsiz kalacağı aşikar.

Tabii burada temel insan haklarından birisi olan “çalışma hakkı” kaybolunca, işsizlik oranları %25 – %35 gibi rakamlara çıkınca sosyal yapıda nasıl etkileri olacak, o apayrı bir inceleme konusu olacaktır.

    Leave Your Comment Here

    This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.